
Çok sağlam hikayeler bazen iyi filmler ile anlatılamaz. Sade hikayeler, usta yönetmen ve oyuncular tarafından olağan üstü mükemmelikte izleyicilere sunulabilir . Sinemanın büyüsüde bana göre ikinci seçenekte gizli.
Philippe Petit hikayemizin kahramanı olur kendileri. Sanat dünyasında devrim yapacağı hayaliyle yanıp tutuşan, ideali uğruna her şeyi göze alan genç bir “Jonglör”dür.( Belirli bir sayıdaki nesneyi havaya atıp tutan, bu esnada en az bir adet nesnenin seyahat halinde (havada) olmasını sağlayan sirk veya sahne sanatçısı). Kahramanımız ip üzerinde yürüme heveslisi, bu sanatın tüm inceliklerini öğrenme heyecanına sahip, bu uğurda her türlü fedakarlığa katlanacak ruha sahip kişiliği vardır. Hayali nereye götürürse çekinmeden yola düşecek, kararlılıkla hayatını bu yönde şekillendirmekten de kaçınmayacaktır. Evden ayrıldıktan sonra Paris sokaklarında gösteriler yapacak, Dişçide gördüğü bir resim Philippe’e bambaşka bir Dünyanın penceresini aralayacaktır. Gördüğü resim, 11 Eylül 2001 yılında televizyonlardan dehşetle yıkışını izlediğimiz İkiz Kuleler idi. Resimde Dünyanın en uzun binası olacak İkiz kulelerin inşaatının 1974 te biteceği ile ilgili bir makale vardı. Kahramanımız o gün karar verir 2 bina arasına halat çekip yerden 411 metre yükseklikte bu halat üzeirnde yürüyecekti. Yapacağı bu gösteriyi Devrim olarak nitelendirip, hayatını bu yönde dizayn edecekti.
Hikaye Philippe Petit’in gerçek yaşamından Esinlenilerek beyazperdeye aktarılmıştır. Mizah ile harmanlanan gerilim sahneleri oldukça başarılıydı.Hikaye Masalsı anlatım ile bütünleşince ortaya standartların üstünde bir yapım çıkmış. Başlangıcından finaline kadar merakla olacakları beklerken, yükseklik korkunuzun test edileceği sahneler ile yüzleşeceksiniz. Forest Gump filminin başarılı yönetmeni, Geleceğe Dönüş serisinin senarist-Yönetmeni olarak iyi bir şöhrete sahip Robert Zemeckis, bu kez gerçek bir öyküyü izleyiciler ile buluşturmuş. Film biter bitmez Philippe Petit hakkında kısa bir araştırma yaptım. Hikayenin fazlası var eksiği yoktu. Hatta filmde tel üstünde 5 kez gidip gelmişti, gerçek hayatta ise bu sayının 8 olduğu belirtiliyor. Ayrıca Hürriyet gazetesinde kendisi ile yapılan bir röportajı okuyunca hikaye daha sağlam bir temele oturuyor. Bknz. http://www.hurriyet.com.tr/philippe-petit-hayat-cok-kisa-tek-care-heyecan-30286747
O tele ilk adımı atmak şüphesiz bütün iç dünyanızı alt üst etmeye yetecek düzeydedir. Filmi izlerken muhakkak acaba ben o adımı atmaya cesaret edebilirmiyim diye düşünmeden edemiyorsunuz. Kendinizi o an Joseph Gordon-Levitt (Philippe Petit)’in yerinde hayal edebiliyosanız hikaye izleyiciye başarılı bir şekilde geçmiş demektir. Özellikle imkanı olan izleyecek takipçilerimiz için tavsiye mümkünse 3D olarak izlemeye çalışmalarını tavsiye ediyorum. Film ile ilgili olumsuzluk belirtmek için zorlar isem kendimi söyleyecek tek bişey bulabilirim sanırsam ; Hayali için bir sürü arkadaş ve en önemlisi sevdiği kadın her şeyi yaptılar, Sevdiği kadın artık sıra bende dediğinde yanlız bırakmasa iyi olurdu zira bencillik sezdim biraz. Kahramanımıza yakıştıramadım doğrusu. Bu da benim film üzerinden verdiğim mesaj olsun 🙂 İyi seyirler Dilerim.
IMDB: 7.6 TA: 7.3 RT:85
Fragman
Facebook
Pinterest
LinkedIn
RSS