
Şimdi meseleyi kendi öznesinden saptırmadan ser levhalar ile değerlendirmek gerekirse, aşağıdaki resme bir sanatcının tablosunu inceler gibi bir bakalım.
POTANSİYEL
Bu alanda 30 milyon insan yaşıyor.
Bu alanda 12 milyon araç var.
Bu alanda ülke ihracatının %70 i gerçekleştiriliyor.
Bu alanda otomotiv sanayinin hemen hemen tamamı üretiliyor.
Bu alanda 130 dan fazla OSB bölgesi var
Daha bir çok veri eklenebilir….
Bu alanda muzzam bir potansiyel var….
Ülkede yaşayan 82 milyon insanın bir şekilde aklı, fikri, zikri, rızkı, gönlü, gözü, kulağı bu alana bağlı…
Dolayısı ile burası ülkenin kalbi niteliğinde ve bu kalp damarlarının iyi çalışması vücudun tamamını ayakta tutması gerekiyor.
Siyasetci olarak diyorsunuz ki gelecek nesiller için bir nizam kurmak gerekiyor. Çarpık bir şekilde buraya konumlanmış üretim alanlarını düzene sokmak için önce planlama yapıyorsunuz.
Yeni birşey de keşfetmenize gerek yok. Diğer gelişmiş ülkelerin kurduğu denklemi sizde kurmaya çalışıyorsunuz.
Şimdi kabul görmüş denklemi yazalım
Potansiyel à Altyapı à İmar à Üretim à Yaşam Standardı
İnsan olarak dünyalık olan bütün mücadelemiz yaşam standardımız artırmak ve akamete uğratmamak üzerine kurulu. İyi güzel de bu yaşam standartının artması için yapılması gerekenler var kendiliğinden durduk yere artmasını beklemek aymazlık olur.
Sırasıyla başlıyorsunuz…
ALTYAPI
Bu alan daki hareketliliği kaldıracak altyapıya gereksinim var. OSB bölgeleri, yol(demir, hava, kara), enerji, barınma vs… Diğer ülkelerin 100 yıl önce hallettikleri altyapı son 10 yılda yapmaya çalışıyoruz.
Osb olanları belirliyorsunuz. Ulaşım yollarını planlıyorsunuz. Enerji gereksinimlerini hesaplıyorsunuz. İnsan popilasyonuna bakıyorsunuz. Projelendirmeler hazırlıyorsunuz.
İMAR
Geçmişten gelen düzensiz çarpık bir yapı var. plan yapmadan işler oluruna bırakılırsa Mahalle içinde fabrika, sokak arası daire altı sanayi, site yanı mera herkes tuttuğu yerde aklıma gelen işi yaparım diye kaotik bir nizam kendiliğinden peydaylanmış oluyor.
Diyorsunuz ki;
Ben bu muhitin şu bölgesine osb yaptım yolu elektriği suyu binası hazır üretimini gel burda yap.
İşletmeci devletin sağladığı imkanlarla büyük imtiyazlar elde ederek işletmesini büyüterek, teknolojik yatırımını yaparak osb ye taşıyor.
ÜRETİM
Bir malı üreten işletme ham maddeye kolay ulaşmalı. uygun standartlara techizatlara sahip üretim alanı olmalı. Ürettiği malı kolayca pazara sunmalı.
Misal: Zamanın da İstanbul mahalle arasında tabakhane kurulmuş. Hammadde olarak Hayvan dışkısı,postu lazım, bol su lazım uygun alan lazım çıkan ürünü piyasaya sürmek lazım… Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz…
Osb lerde ihtisaslaşma yapıp bazı sektörleri bazı alanlara kaydırıyorsunuz. Tekstil, demir, ahşap, plastik, gıda bu sektörlerin bazılarını Türkiyenin diğer bölgelerine yönlendiriyorsunuz…
YAŞAM STANDARTI
Kurulan bu denklemin içersinde insanlar kabiliyetleri ölçüsünde yeredinmeye çalışıyorlar. yaşam standartlarını koruma ve iyileştirme hengamesine devam ediyorlar.
Keşke bu sanayi potansiyeli 100 yıl içnde ülke geneline yayılarak planlansaydı.
Ama son 15 yılda yapılan çaılşmalar bölgeyi büyük anlamda rahatlatmıştır. Artık bölge göç almayı bırakmış tersine göç başlamıştır. İhtisaslaşmış osb kavramı ile emek gücü yüksek katma değeri düşük işletmeler başka bölgelere yönlendirilmiştir…
Şimdi resme baktığınızda kalbe takılan 3 adet stend ile kan akışı kesintiye uğraması engellenmiştir.
Bu ülke için Yavuz Sultan Selim Köprüsü de, Osman Gazi Köprüsü de, 1915 Çanakkale Köprüsü de elzemdir. 50 yıl önce yapılması gerekenler bu güne kalmıştır.
Hele bir de Kanal İstanbul yapılırsa Alanın hakimiyeti tamamen Türkiye’nin eline gececektir.
Köprüleri bu tabloya yerleştirdiğinizde;
Çevre katlediliyor, geçmediğimiz köprüye para veriyoruz, falanca şirkete peşkeş çekiliyor, köprü Londra mahkemesine bağlandı, köprü yan yattı dik gitti vs… gibi birçok ideolojik iddaanın cevapları rahatlılkla verilebilir.
Ama meseleyi sloganlar üzerinde değerlendirenlere kesinlikle laf anlatamazsınız…
Aslında her paragrafın sayfalarca izahı gerek ama Konu uzamasın diye bu kadarla yetinelim.
SelamSaygıHörmetle…
Facebook
Pinterest
LinkedIn
RSS