Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba…
Bazen hayatın akışına kapılıp gidiyoruz. Bazen para, bazen eşya, bazen başarı bizi esir alıyor.Biz onu kullanıyoruz derken, aslında kullanıldığımızı farketmiyoruz. Bugünlerde iş yogunluğunun arkasına saklanıyordum, her yazmak istediğimde. Başarılı olma takıntısının kölesiydim artık…Ta ki Alman şair Rainer Maria Rilke’nin, ‘‘Yazmadan yaşayabileceğini sanıyorsan, yazma! ” sözünü okuyana kadar.
İste bu cümle beni tekrar yazmaya sevketti ve siz değerli okuyucularımla tekrardan buluşmaya karar verdim. Çünkü benim için yazmak, dünyaya açılan pencerem, hayattaki duruş biçimimdir…
Belki de hepimizin neyi, niçin yaptığımızın sorgulama vaktidir. Belki de Rilke’nin cümlesini, hayatımıza uyarlamak gerekir.
Şöyle ki;
Nefes almadan yaşayabileceğini sanıyorsan nefes alma,
Yemek yemeden yaşayabileceğini sanıyorsan yemek yeme,
Üretmeden yaşayabileceğini sanıyorsan üretme,
Sevgisiz yaşayabileceğini sanıyorsan sevme,
Aşksız yaşayabileceğini sanıyorsan aşık olma,
Dostsuz yaşayabileceğini sanıyorsan dost olma,
Doğadan kopuk yaşayabileceğini sanıyorsan doğadan uzak dur,
Okumadan yaşayabileceğini sanıyorsan okuma,
Gülmeden yaşayabileceğini sanıyorsan gülme…
Ancak bu dünyanın bir parçası olduğunu düşündüğünde, bu dünyayı bir yudum su gibi bedeninde hissetmek istediğinde;
Hakkını vermeden yaşanan bir hayatın, yaşam olduğunu sanma!
Sevmeden, sevileceğini sanma!
Hayatın bize verdiklerinin bizim için bir ‘’değer’’ ve onlarla olan etkileşimlerin aynı zamanda bir ‘’sınav’’ olduğunu düşünerek, iki sözcüğün sıradan olduğunu sanıyorsan, sanma…
Genel
SANMA Kİ…
Yorum Bırakmadan Geçme :)
Genel
Facebook
Pinterest
LinkedIn
RSS