
Bir ilişkiden ne ister insan; sevmek, sevilmek, biraz güven, geleceğe dair umut, bolca hayal…
Bu hayallerin gerçekleşebileceği kişi bulunduğunda ilişki başlıyor. Sevgi güvene bağlandığında sevgili, ümitle birleşince de evlilik oluyor. Peki sadece sevgi yetmiyor mu evliliğe? Tabiki hayır. Sevgi tek başına yetemiyor evliliğe, yalnız kalıyor, kendi halinde ve çabasız. Bunu heyecan gibi, saygı gibi, anlayış gibi çeşitli duygularla zenginleştirmek gerekiyor. Yoksa kaygan bir zeminde kalıyor ilişki.
Birçoğunuzun, “tek taraflı çaba yetmiyor, bu adam ilişkinin başında böyle değildi” dediğini duyar gibiyim. Evet çok doğru. Bir erkek ilişkinin başında, ortasında, hatta sonuna doğru oldukça farklıdır. Bunun sebebi; erkeklerin beyinlerinin sol yarımkürelerini kullanmaları ki bu durum daha az duygusal ve daha mantıksal reaksiyon vermelerine neden oluyor. Sadece aşık oldukları zaman duygusal yarımküreyi daha baskın kullanıyorlar. Kadını kazanma dürtüsü, bir anda erkeği “Sultan Süleyman’a kadını da “ Hürrem’e ’’ bağlıyor. Avcı olarak yaratılan erkek, avını gördüğünde, sürprizler yapan, zor anında yanında olan, duyguları paylaşan, bir şaire dönüşüyor. Ve bunun üzerine evliliğe karar veriliyor.
Evliliğin ilk yıllarından sonra, erkek “Haluk’a kadınlar ise sürekli şikayet eden “Meltem’e ’’ dönüşüyor. Ama her zaman böyle olmuyor tabiki. İlişkilerini zenginleştirmeyi başaranların, ara ara “Sultan Süleyman’ı ’’ evlerinde görmeleri çok olası bir durum.Tabi kadın “Hürrem” olduğu sürece!
İşte bunun için farkındalığı yüksek, kendinizi ve partnerinizi iyi tanıyan bireyler olun. Önce kendinize, sonra eşimize saygı duyup, birbirinize özel alanlar bırakın. Gereksiz konular üzerinde fazla durmayın. Hayat mutsuz olacak kadar uzun değildir çünkü.
HERKESİN EVLİLİĞİNİN, DUASINDAKİ ŞÜKÜR, YÜZÜNDEKİ TEBESSÜM OLMASI DİLEĞİYLE…
Facebook
Pinterest
LinkedIn
RSS